Kudüs ziyaretine katılanların içinde OMÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr Metin Yılmaz’ın oluşu bizim için bir şans ve avantaj oldu hem görüşmelerde bize tercümanlık yaparken hem de gördüklerimizin doğru olup olmadığı yönünde ondan bilgi aldık.
Kudüs’te yaşayanların durumunu özetleyen ve yaşananların anlaşılabilmesini sağlayacak yeni bir gelişme yaşanmış yeni yaşanmış derken tabii ki bu olay ilk değilmiş daha öncede defalarca yaşanmış. Başkanımız Osman Genç bir heyetle bu sıkıntıyı yaşayan Şemasne ailesinin ziyaretine gitmiş, bu zulmü yerinde görmüş, başkan “Kan beynime sıçradı, kendimi zor tuttum” dedi.
Mesci-di Aksa’nın yanında küçük bir dairede yaşayan yaşlı bir kadın ve iki çocuğuna önce evini satması söylenmiş.
Kadın satmayınca da silah zoruyla kadını ve çocuklarını sokağa atıp evi gasp etmişler.
Bu ve bunun gibi olayların çokça ve sıkça yaşandığını da öğrenmiş bulunuyoruz! Başka birşey daha öğrendik; O da aslında o geçmişten beri söylenen Araplar yerlerini parayla sattı sözü de bir algı ve Yahudileri aklama operasyonuymuş.
Öyle dendiği gibi yer satışları olmamış, o topraklar silah zoruyla işgal yada gasp edilmiş.
Bu yerlerin tapuları hala ilgilileri tarafında muhafaza ediliyormuş.
Dünyanın kabul ettiği en önemli haklardan birisi de mülkiyet hakkıdır! Peki bu durum karşısında dünya ne yapmış? Ne yapacak, her zaman ki gibi üç maymunu oynamış.
Eskiden bir algı daha oluşturulmuştu oda şu idi “Filistin toprakları çöl ve verimsizdi onlar o çölün kumlarını boşaltıp toprakla doldurmuşlar oraları değerlendirmişler ve verimli bir hale getirmişler”diye. Peki ne gördük; aslında öyle bir şey yok, oralar doğallığını koruyor ve o topraklar oluşundan beri çok verimli topraklar. Onun içindir ki bütün medeniyetlere ve peygamberlere ev sahipliği yapmış ama bu da içimizdeki işbirlikçilerin bir algı operasyonuymuş.
Ama bir gerçeği de teslim etmek gerekir ki adamlar zalimde olsa çok çalışıp çok üretmiş ve dünyayı dolaylı da olsa tahakkümleri altına almışlar.
Yoksa bu kadar zulmü yapıp istedikleri gibi nasıl hareket ederler.
Şuan Filistin’li 7000 kişi çeşitli yerlerde, çeşitli gerekçelerle esir tutuluyormuş. Bunların 450 tanesi de 15 yaş altındaymış ve bu insanlar sadece yaşamak ve ibadet etmek istedikleri için tutuklularmış, bunları görmesine rağmen dünya yine üç maymunu oynuyor.
Filistin’de yaşayan Siyonistler hariç Hristiyanlarda dahil herkesin ortak kanaati o coğrafyanın ancak İslam adaletiyle yönetilirse huzura ereceği yönünde, bizlerin Türk olduğunu öğrenen herkes hemen hemen aynı şeyi söylüyor. Daha önce Hristiyanlar yönetti huzur yoktu, şimdi Yahudiler yönetiyor yine huzur yok görüldü ki bu topraklar huzura erecekse İslam ile yönetilmelidir.
Bazıları da “ Bu topraklar bizim ama bu topraklarda sizlerin bizden daha çok hakkı var ne zaman geleceksiniz? Ne zaman Mehter Marşı eşliğinde geleceksiniz?” diyorlar.
Müslümanların da, Hristiyanların da ortak kanaati ve beklentisi bu yönde onlar hiçbir zaman ümitlerini kesmemişler ve dua edip bekliyorlar. Osmanlının hayalini kurup, o ümitle mücadele ediyor İslam’ın yeniden hakim olmasını bekliyorlar.